1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye'nin enerji merkezi olması nasıl mümkün olacak?

16 Ocak 2023

Rus gazına artık bağımlı olmak istemeyen Avrupa'ya rağmen Türkiye enerji üssü olabilir mi? BOTAŞ eski Genel Müdürü Yardım'a göre konuyla ilgili belirsizlikler sürüyor

https://p.dw.com/p/4MDpf
TANAP boru hattı
TANAP boru hattı ile Azerbaycan gazı Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşınıyorFotoğraf: picture-alliance/dpa/AA/A. Okatali

Rusya'nın Türkiye'nin enerjide bir merkez olmasına ilişkin son dönemde yaptığı açıklamaların ardından tartışmalar sürerken, konuya dair birçok belirsizliğin bulunması ve Avrupa Birliği'nin (AB) Rus gazını alma konusunda istekli olmamasının projeye etkilerine dikkat çekiliyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in üçüncü ülkelere ve istemeleri durumunda Avrupa ülkelerine satış için Türkiye'de bir doğal gaz merkezi oluşturulmasını istediklerine yönelik son aylarda yaptığı açıklamaların ardından Türk yetkililerden de benzer yönde niyet beyanları gelmişti.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Aralık ayında yaptığı açıklamada "Amacımız, ülkemizi en kısa sürede doğalgaz referans fiyatının oluştuğu küresel bir merkez haline dönüştürmektir" demişti.

Putin bu önerisini 2014'te de gündeme getirmişti. Ukrayna savaşının ardından uygulanan yaptırımların olumsuz etkisiyle son aylarda proje yeniden masaya kondu.

Ancak Avrupa'da enerji fiyatlarının Ukrayna savaşının öncesindeki düzeye düşmesi ve kışın yumuşak geçmesinin etkisiyle gaz stoklarının yeterli seviyede olmasının Rus gazının sevkiyatına ilişkin belirsizlikler yarattığı belirtiliyor. Uzmanlara göre AB ülkeleri Rus gazı için ne şimdi ne de yakın bir gelecekte eskisi gibi istekli olmayacak.

Avrupa'da doğal gaz fiyatları Ocak ayı başında yapılan açıklamalara göre Ukrayna savaşı öncesi seviye olan megavat saat fiyatı 72,75 Euro'ya kadar düştü.

AB açısından Rusya'nın Türkiye'yi merkez yapma fikri bir çeşit kaybettiği pazarlara yeniden ulaşabilmek için gündeme getirdiği bir taktik olarak görülürken, Türkiye'nin enerji merkezi olma isteğinin ise çok daha geniş bir perspektifte ele alınması gerektiği ve Rus gazı için değil ama başka güzergâhlardan gelen gazlarla söz konusu olabileceği düşünülüyor.

AB, Ağustos 2022'den itibaren yılda 8 milyar euro değerindeki Rusya menşeli veya Rusya'dan ihraç edilen kömür ve diğer katı fosil yakıtların satın alınması, ithal edilmesi veya AB'ye aktarılmasının yasaklanmasını kararlaştırmıştı.

Yardım: Belirsizlikler sürüyor

Avrupa'nın Rus gazına eskisi kadar bağımlı olmama kararlılığı olduğu müddetçe Türkiye'nin merkez olma projesinin nasıl mümkün olacağı, bunun için teknik eksikliklerin nasıl tamamlanacağı ile ilgili soru ve belirsizlikler ise halen sürüyor.

BOTAŞ eski Genel Müdürü Gökhan Yardım, teklifin ilk gündeme geldiği an ile şu andaki durum arasında belirsizliklerin giderilmesi açısından çok büyük bir fark bulunmadığını söyleyerek, Rusya'nın görüşmelerde ortaya tam olarak ne koyduğunun henüz kesin olarak bilinemediğini belirtiyor.

Uzmanlara göre Türkiye'nin gaz üssü olması fikri teoride çok olumlu, coğrafik konum nedeniyle mümkün olabilecek bir şey ancak gerçekleşebilmesi için belli şartların varlığı ve en az 3-4 yıllık bir zaman gerekiyor. DW Türkçe'ye konuşan Yardım bu durumu şöyle aktarıyor:

"Gaz merkezi olmanın kuralları var. Bunları fiziki kurallar ve uygulama ile ilgili kurallar olarak ikiye ayırabiliriz. Uygulama ile ilgili kurallar içerisinde hukuki altyapının tam olması, AB ve dünyadaki uygulamalarla uyum, ticaret ve iletimin birbirinden ayrılması, iyi işleyen bir borsanın ve piyasa yapısının varlığı lazım ve en önemlisi bunlara kimsenin müdahalede bulunamaması lazım."

Yardım, fiziki altyapı olarak ise şart olmamasına rağmen yer altı depolarının bulunması, fiziki boru hattı bağlantılarının yeterli olması, bu hatların gideceği ülkelerle bağlantı anlaşmalarının yapılmış olması gibi gerekliliklerin tamamlanması gerektiğini söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Ben gaz merkezi olacağım' demek iyi bir iddiadır. Ülkeye büyük faydası bulunan bir iddiadır. Türkiye gibi Balkanların ya da Güneydoğu Avrupa'nın, hatta Orta Avrupa'yı bile katabiliriz en büyük gaz kullanıcısı ve en gelişmiş gaz tedariğine sahip bir ülke açısından da o kadar zor olmayan bir iddiadır. Eğer gerekli kurallara uyulursa gerçekleştirilebilir."

Türkiye'nin coğrafik olarak iyi bir konumda bulunduğunu hatırlatan Yardım, Avrupa'nın Rus gazına yönelik isteksizliğinin hatırlatılması üzerine ise Türkiye'ye şu anda Rus gazının yanı sıra Azerbaycan, İran'dan doğal gaz ve ABD'den sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) geldiğini, belki ilerde Türkmenistan ya da Kuzey Irak'tan da gelebileceğini, Umman'la anlaşma yapılacağının söylendiğini aktarıyor.

"Bu gazlar Türkiye'de millileşir" diyen Yardım, Türkiye'nin Bulgaristan, Makedonya ve hatta belki Bosna, Romanya, Ukrayna gibi ülkelere gaz gönderebileceğini belirtiyor. Yardım, Bulgaristan'a gaz ihraç edilmesine rağmen ortada bir bağlantı anlaşması olmadığına da işaret ederek, bu anlaşmaların ticari şirketlerin gaz ihracı için önemli olduğunu belirtiyor. Yardım bu nedenle "gaz merkezi olma" projesinin şu anda sadece BOTAŞ için mümkün olabildiğini de belirtiyor.

Bu arada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu ay sonu Almanya'ya yapacağı ziyarette Türkmen gazının Türkiye ve ardından da Avrupa'ya ulaştırılması girişiminin de ele alınması bekleniyor.

Rusya'nın merkez olma teklifi AB için ne anlamda?

Avrupa'nın Rus gazına ihtiyacının kalmadığı ve enerji fiyatlarının düştüğü bir ortamda Moskova'nın Türkiye'nin gaz merkezi olmasına yönelik teklifinin Rusya'ya uygulanan yaptırımların başarıya ulaştığını gösterdiğini düşünenler de mevcut.

Bu çerçevede Putin'in sık sık Türkiye için getirdiği merkez olması teklifi Avrupalı strateji uzmanlarınca "En önemli pazarını yani Avrupa'yı ve buradan gelen yüksek gelirini kaybeden Rusya'nın bu pazarlara başka yollardan girmeye çalışması" olarak değerlendiriliyor.

Rusya'nın Ukrayna işgalinin başlamasından sonra dokuz ayrı yaptırım paketini uygulamaya sokan AB, bu yaptırımlarla Rusya'nın Ukrayna savaşını ekonomik açıdan sürdürememesini hedefliyor.

Türkiye ise geçen yıl şubat ayında başlayan savaşın ardından Rusya ile iyi ilişkilerini sürdürerek, denge politikası uyguladığını belirtiyor ve AB'nin ya da ABD'nin yaptırımlarına katılmıyor.

Gazın yanı sıra Rusya ile ticaret de AB merceğinde

AB'nin Rusya için uygulamaya koyduğu yaptırımlara Türkiye'nin uymaması da gündemde olan bir diğer konu.

Denge politikasını sürdüren Ankara, AB gibi tarafı olmadığı örgütlerin ya da diğer ülkelerin yaptırımlarına BM kararı olmaksızın uyması gerektiğini düşünmüyor ve politikalarını bu çerçevede oluşturuyor.

AB enerji dışında ticarette de Rusya'ya çeşitli yaptırımlar uygulamaya devam ediyor. AB, Kasım ayında aldığı kararla askeri üretim için kullanılabilecek teknolojide Rusya yaptırımlarını delen üçüncü ülke, kişi ve şirketlere de yaptırım uygulama konusunda anlaşmıştı.

Bu politikalarda ayrışmaya giden Brüksel ile Ankara arasındaki görüşmeler ise devam ediyor. AB'nin Türkiye'de sayıları giderek artan yüzlerce Rus şirketi incelemeye aldığı ve yaptırımların delinmemesi için gerek Türk şirketlere bilgi aktardığı gerekse Türk yetkililerle temaslarını sürdürdüğü kaydediliyor.

Bu arada Türkiye'de son 10 ay içinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'ne  (TOBB) kayıt yaptıran Rus sermayeli şirket sayısının 800'ü geçtiği belirtiliyor.

 

DW-Korrespondentin Gülsen Solaker
Gülsen Solaker Dış politika ve iç siyasi gelişmeler ağırlıklı olarak 1997’den beri çalışan gazeteci.