1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türk-Yunan hattında gizli arabulucu: Almanya

Dr. Ronald Meinardus
Dr. Ronald Meinardus
18 Ocak 2023

Türk ve Yunan yetkililerin Almanya'nın arabulucuğunda gerçekleştirdiği gizli diplomatik temaslar bulunduğuna dikkat çeken Dr. Ronald Meinardus, görüşmelerin perde arkasını DW Türkçe için yazdı.

https://p.dw.com/p/4MMRZ
Symbolbild Flaggen Türkei Griechenland
Fotoğraf: Imago Images

İnsanın toplum içinde konuşabildiği ve gizlilik alanına ait olan konular vardır. Bu durum gerçek hayatta olduğu kadar siyasette ve özellikle de uluslararası siyasette de geçerli. Yunanistan ve Türkiye arasındaki ilişkilerde gizli diplomasi her zaman önemli bir yere sahip oldu. Kamuoyu kapalı kapılar ardında yaşanan bazı olayları hiçbir zaman öğrenemedi ya da ancak yıllar sonra siyasetçiler ve diplomatların anılarından ve tarihi arşivlerden bilgi sahibi oldu.

Yunanistan Başbakanı Kriyakos Mitsotakis ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yakın isimlerin Noel öncesinde gerçekleştirdiği Türk-Yunan buluşmasına ilişkin de kamuoyuna çok az bilgi sızdı. Tek bildiğimiz, Yunanistan Başbakanlık Diplomasi Bürosu Direktörü Anna-Maria Boura ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yakın isimlerden Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın Avrupa Birliği zirvesinin ardından Aralık ayı ortasında Brüksel'de Almanya'nın temsilciliğinde bir araya geldikleri.

Almanya'da Başbakanlığın en önemli dış politika danışmanlarından Jens Plötner'in de masada olduğu biliniyor. Plötner'in 2017-2019 yılları arasında Atina'da Alman Büyükelçisi olarak görev yapmış olması ve halen orada mükemmel bağlantıları bulunması da önemli. Brüksel'deki görüşmeye ilişkin ne bir grup fotoğrafı ne de resmi bir açıklama yayınlandı. Görüşme sonrası Yunan ve Türk basınında yer alan tek haber, görüşmenin Alman tarafının inisiyatifiyle gerçekleştiği ve donmuş olan ikili iletişim kanallarının yeniden canlandırılmasını amaçladığı yönündeydi.

Gizli görüşme şaşkınlıkla karşılandı

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçen bahar hiç de diplomatik olmayan bir şekilde Mitsotakis ile artık bir araya gelmeyeceğini açıklamasının ardından Yunanistan ve Türkiye arasındaki diplomatik trafiği fiilen durma noktasına geldi. Yunan medyasının "Mitsotakis yok" olarak adlandırdığı gelişme sonucunda, iletişim kanalları -bildiğimiz kadarıyla- sessizliğe gömüldü. Bu diplomatik suskunluğa, düşmanca söylemlerin artması ve Atina ile Ankara'nın egemenlik haklarının sınırlandırılması konusunda anlaşmazlığa düştüğü Ege Denizi'nde tekrarlanan olaylar eşlik etti. Bu hararetli ortamda Alman hükümeti birden fazla kez kamuoyu önünde Yunanistan'ı destekledi ve Türkiye'nin politikalarını eleştirdi. 

Hatırlayalım: Almanya'nın tutumu, Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock'un geçen Temmuz ayında Yunanistan ve Türkiye'ye yaptığı ziyaret vesilesiyle özellikle görünür hale geldi. Angela Merkel ile yıllardır güvene dayalı ilişkiler kurmaya alışmış olan Türk hükümeti için Berlin'den gelen sert eleştiriler şok etkisi yarattı. "Almanya geçmişte dürüst bir arabulucu gibi davrandı" diye yakınan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Ama son zamanlarda bu dengenin maalesef kaybolduğunu görüyoruz" ifadelerini kullandı.  

O zamandan bu yana Ankara, Almanya ve Avrupa Birliği'ni Türk-Yunan meselelerine ilişkin açıklamaları nedeniyle defalarca eleştirdi ve Batı'yı dengesiz davranmakla suçladı. Bu arka planda Erdoğan'ın Almanya'nın arabuluculuğunda gerçekleşen gizli Türk-Yunan görüşmesini kabul etmesi ise pek çok gözlemci için sürpriz oldu. Hatta Atina'daki önde gelen bir Alman diplomat "Bir odada oturmaları bile bir mucize" dedi.

Alman hükümet sözcüsü ise fazla ayrıntı vermedi, "Görüşmelerin içeriği gizli ve mantıklı olan da bu" açıklamasını yaptı. Siyasi açıdan önemli olan şu cümleyi de ekledi: "Yunanistan Başbakanı ve Türkiye Cumhurbaşkanı, Almanya'nın böyle bir toplantının faydalı olup olmayacağına ilişkin sorusuna çok olumlu tepki verdiler."

Hükümet sözcüsü daha sonra başka görüşmelerin de yapılacağını, ancak her şeyin gizli kalacağını ekledi.

Almanya'nın Kıbrıs girişimleri

Almanya'nın arabuluculuğu aslında sadece Türk-Yunan ilişkileriyle sınırlı değil; aynı zamanda Kıbrıs'ı da kapsıyor. Berlin ve Lefkoşa arasındaki diplomatik ilişkilerde geçen yıl eşi benzeri görülmemiş bir yoğunluk yaşandı. Geçtiğimiz aylarda Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis Berlin'i ziyaret etti, ardından Almanya Savunma Bakanı Kıbrıs'a gitti. Bu, Alman-Kıbrıs ilişkilerinin askeri bir boyutunun da olduğunu gösteriyor. Birkaç gün önce Kıbrıs Dışişleri Bakanı Yannis Kasulidis de Almanya'daydı. Alman Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Berlin'de düzenlenen ortak basın toplantısında "Ada'nın bölünmesi bir çözüm olamaz" dedi. Berlin'in "durumu yatıştırmak için elinden geleni yapmaya" devam edeceğini de sözlerine ekleyen Baerbock, Kıbrıs'ın Alman dayanışmasına güvenebileceğinin altını çizdi. 

Yunan Dışişleri Bakanı Kasulidis de alışılmadık bir açıklıkta bunların boş sözler olmadığını ve Berlin'in Türkiye ile gerginliği azaltmak için başarıya ulaşmaya çalıştığının altını çizdi. Deutsche Welle'ye yaptığı açıklamada da "Almanya, Türkiye ile dostane ve işbirliği temelinde konuşabilecek durumda" diyen Kasulidis, ayrıntılardan bahsedemeyeceğini, ancak 2022 yılında Türkiye'nin Kıbrıs'ın münhasır ekonomik bölgesine girmediğini, Kıbrıs Türk ve Türk taraflarının açıklamalarına rağmen Maraş'ta yeni eylemlerde bulunmadığını söyledi. Kıbrıslı Bakan, tüm bunların 2022'de gerçekleşmemesini kelimenin tam anlamıyla "kısmen Almanya'ya borçluyuz" değerlendirmesini yaptı.

Kıbrıslı Bakan'ın sözleri olağanüstü, çünkü Alman hükümetinin gizli arabuluculuğunun somut sonuçlarını büyük bir açıklıkla ortaya koyuyor. Yunan ya da Türk hükümetlerinin Almanya'nın desteğiyle yürüttükleri gizli görüşmeler hakkında benzer bir şeffaflıkla rapor vermelerini beklemek zor. Çünkü gizli diplomasinin başarısı büyük ölçüde gizliliğe bağlıdır. Bu bakımdan, tüm ayrıntıların kamuoyuna açıklanmamasının iyi bir tarafı da var. 

Dr. Ronald Meinardus
Dr. Ronald Meinardus Atina'daki düşünce kuruluşu ELIAMEP’in Akdeniz Programı Yöneticisi