1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Putin'in önerisi: Türkiye doğal gaz üssü olabilir mi?

13 Ekim 2022

Rus lider Putin’in Türkiye’yi Avrupa’ya gaz sevkiyatında merkez haline getirme önerisinin altında ne yatıyor? Uzmanlar DW Türkçe’ye değerlendirdi.

https://p.dw.com/p/4IA2U
Fotoğraf: Trans Adriatic Pipeline

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in son iki gündür Türkiye’nin gaz üssü olmasını istedikleri yönünde yaptığı açıklamalar gözleri yine enerji gündem başlığına çevirirken, uzmanlara göre Türkiye’nin gaz üssü olması fikri teoride çok olumlu ancak bunun için belli şartların varlığı ve en iyi ihtimalle 3-4 yıllık da bir zaman gerekiyor.

Putin dün yaptığı açıklamada Avrupa’ya yönelik en büyük gaz aktarım merkezini Türkiye’de kurabileceklerini, Avrupa’ya gaz aktarımında kullanılan Kuzey Akım 1 boru hattının devre dışı kaldığını ve bunun yerine Avrupa’ya Türkiye üzerinden gaz aktarabileceklerini belirtmişti.

Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı zirvesi dolayısıyla Kazakistan'ın başkenti Astana'da Perşembe günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ikili bir görüşme yapan Putin, önerisini yineleyerek "Birlikte kuracağımız bu merkez, sadece tedarikler için değil, fiyatların belirlenmesi için de bir platform olur. Çünkü fiyatlandırma konusu çok önemli bir konu" dedi.

Enerji Bakanı Fatih Dönmez ise Putin’in önerisinin sorulması üzerine dün yaptığı açıklamada temkinli bir dil kullanarak "Avrupa'ya alternatif rotalardan gaz sevkiyatı konusunu biz de ilk defa duymuş olduk. Dolayısıyla henüz değerlendirmek için erken. Bu tip uluslararası projelerin fizibilitelerinin hazırlanması, hukuki, teknik, ticari yönlerinin masaya yatırılması gerekiyor” diye konuştu.

Gaz üssü olmak için neler gerekiyor?

Peki gaz üssü olmak ne anlama geliyor ve Bakan Dönmez’in de işaret ettiği gibi bir ülkenin "gaz üssü” olabilmesi için hangi şartların varlığı gerekiyor?

Enerji Uzmanı Ali Arif Aktürk DW Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, aslında “gaz merkezi” değil de “gaz ticari merkezi” demenin çok daha doğru bir ifade olacağını belirterek, bu merkezi şu sözlerle anlatıyor:

"Gaz ticaret merkezi ya da gaz borsası, yani doğal gazın serbestçe alınıp satıldığı bir pazar yeri aslında. Domates ya da salatalıktan farkı yok. Gaz tedarikçileri teknik, ticari ya da hukuki kısıtlama olmadan serbestçe pazara malını getirebilecek; alıcılar da yine kısıt olmadan malı alıp belki tekrar satacak, belki tüketecek ya da alıp başka yere götürecek.”

Bu tür merkezlerin alıcıyla satıcının bir araya geldiği ve fiyatın da arz-talebe göre, gazın gazla rekabetine göre belirlendiği bir pazar olduğunu, şu anda Avrupa’da başta Hollanda olmak üzere 8 kadar bu tür merkez bulunduğunu anlatan Aktürk, derinliği olan bu tür bir merkez için gerekli olan üç önemli şartı ise şöyle sıralıyor:

Enerji Uzmanı Ali Arif Aktürk
Enerji Uzmanı Ali Arif AktürkFotoğraf: privat

"Birincisi ticari engelinizin olmaması, yani fiyat oluşumunda dışarıdan müdahalelerle fiyat yapılmaması. İkincisi hukuki engelin olmaması lazım. Üçüncüsü de teknik kısıtın olmaması gerekiyor.”

Aktürk, Türkiye'nin üs olabilme ihtimalini bu üç koşul açısından değerlendirdiğinde ise şu andaki şartlarla üç koşula da uygun olunmadığını şu sözlerle anlatıyor:

“Ticari engel şartı konusunda; Türkiye'de 20 yıldır şu ya da bu şekilde gaz fiyatlarıyla oynanıyor. Gaz fiyatları kendi dinamiğinde belirlenmiyor ve bir insanın iki dudağı arasında. Hukuki şarta baktığımızda ise bu merkeze hem oyuncuların hem de malın giriş ve çıkışının gayet rahat olması gerekiyor. Ama maalesef şu anki doğal gaz piyasası kanunu buna pek izin vermiyor. Üçüncüsü de mal yani gaz gelirken teknik olarak bir kapasite kısıtlaması olmaması gerek. Ama şu anda Rus gazını ilave artırmanın imkânı yok.”

"Sadece Alman ve Japon şirketler yapabiliyor"

Mevcut hatların kapasitesi bir gaz merkezi olmaya yetmeyeceğinden dolayı yeni boru hatları için yatırım yapılması gerektiğini belirten Aktürk, ancak derin deniz hattında boruların üretimi ve inşasını yapabilen sadece birkaç şirket bulunduğunu, sadece Alman ve Japon şirketlerin yapabildiğini belirtiyor. Ukrayna savaşı nedeniyle uygulanmakta olan yaptırımları hatırlatan Aktürk, bu nedenle Rusya’nın bu şirketlerle iş yapabileceğini düşünmüyor.

Yeni boru hattı yapımının yoğun finansman gerektirecek proje olduğuna da işaret eden Aktürk, Rusya’nın içinde bulunduğu savaş ortamında bunu öz kaynakları ile yapmaya veya uluslararası alanda eskiden olduğu gibi kredi bulabilmesine de imkânı olmayacağını ifade ediyor.

Putin bu öneriyi neden gündeme getirdi?

Enerji uzmanlarına göre gaz merkezi olma fikri Türkiye için yeni değil ve aslında fiziki olarak şanslı bir konumda olan Türkiye’de eskiden de dile getirilen ancak gerçekleştirilemeyen bir proje. Ancak Putin'in önerisi gelinen şartlarda yakın vadede gerçekleşebilecek bir ihtimal olarak görülmüyor.

Putin ve Erdoğan Kazakistan'da bir araya geldi.
Putin ve Erdoğan Kazakistan'da bir araya geldi.Fotoğraf: Sputnik/Vyacheslav Prokofyev/Pool via REUTERS

Peki bu durumda Rus lider neden iki gündür böyle bir öneriyi gündeme getiriyor?

Aktürk, en az 3-4 yıl içinde ve mevcut savaş koşullarında böyle bir projenin hayata geçmesine imkân olmadığını söyleyerek, “Putin bir çıkış noktası arıyor. Batı bloğunda Türkiye'yi kendine yakın gördü. Bir de Türkiye'de seçim dönemine girildi. Türk halkı da seviyor böyle üs olacağız söylemlerini, Rus gazını alıp satacağız ve para kazanacağız diye düşünüyor” yorumu yapıyor.

Doğan ise Putin’in dünkü açıklamasında “Avrupa isterse” sözünü de sarf ettiğine dikkat çekerek, şöyle konuşuyor:

“Şimdi burada yani bir ticaret merkezi olursunuz da nereyle ticaret yapacaksınız sorusu gündeme gelir. Avrupa açıklamış zaten ‘ben Rusya'dan gaz almak istemiyorum’ diye. Yani Putin ‘top sizde’ diyor şimdi Avrupa'ya. İyi de adam top oynamak istemiyor.”

Hedef Uzak Doğu mu?

Avrupa’nın isteksizliği göz önüne alındığında Putin’in kafasında Türkiye’nin üs yapılması ile başka bir projenin olabileceğini belirten Doğan, Rus liderin Türkiye kanalıyla Uzak Doğu pazarlarına ulaşmayı planlıyor olabileceğini şu sözlerle anlatıyor:

"Rusya Uzak Doğu pazarına yeterince ulaşamıyor. Yazın Kuzey Denizinin tepesinden dolaşıp Çin'e inebiliyor. Ama kış olduğu zaman Kuzey Denizi hattını kullanamıyor ve Süveyş Kanalını geçmek suretiyle yaklaşık 40 günde Çin pazarına ulaşabiliyor. Halbuki ayni operasyon yazın 15-20 gün sürüyor. Bu da operasyonel kabiliyetleri ve satışları etkileyen bir durum. Dolayısıyla bence Akdeniz'de bir sıvılaştırma tesisi kurmayı düşünüyor olabilir. ‘Biz bu gazı buraya getirelim, Avrupa alırsa alır, almazsa sıvılaştırıp Uzak Doğuya satarız’ diyor olabilir. Böylelikle de Türkiye Rusya'nın Akdeniz'e açılan bir kapısı olabilir.”

Gaz üssü olmanın avantajları neler?

Uzmanlara göre gaz ticari merkezi olmak bir ülke için kalkınma açısından çok destekleyici bir unsur.

Aktürk, "Ticaret merkezi olmanın inanılmaz avantajları var. Bir mal 10-12 kez el değiştiriyor. Onun bıraktığı tortu bile sizi zengin eder. Gayrisafi milli hasılanızı öyle bir yükseltir ve öyle bir iş gücü sağlar ki” diyerek, aslında eskiden beri bu fikrin siyasilerce hep ortaya atıldığını ama aksi yönde işler yapıldığını belirtiyor.

Türkiye’nin coğrafik olarak iyi bir konumda bulunduğunu ve çevresinde sayısız kaynak olduğunu söyleyen Aktürk, "Türkiye'nin aslında ne Putin'e ihtiyacı var ne Aliyev'e ne de bir başkasına” diyor.

Doğan ise böyle bir ticaret merkezi projesinin gerçekleşmesi durumunda Türkiye’nin Rusya’ya enerjide daha bağımlı hale geleceğini düşünmediğini belirterek, şunları kaydediyor:

“Aksine ben Türkiye'nin zaman içinde bu bağımlılığı azaltacak hamleler yapacağını düşünüyorum. Türkiye bu açıdan kritik bir rolde. Rusya'dan gaz gelmeyecek olsa bile Avrupa'nın tek çıkış kaynağı yine Türkiye. Yani tutun ki her şey kötü gitti, Rus gazını almayabilirler ama gene Hazar gazı için Avrupa'nın bize ihtiyacı var. Rusya'nın da bize ihtiyacı var. Yani yin yang gibi, iç içe geçmiş bir durum söz konusu.”

 

DW-Korrespondentin Gülsen Solaker
Gülsen Solaker Dış politika ve iç siyasi gelişmeler ağırlıklı olarak 1997’den beri çalışan gazeteci.