1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
Hukuk ve AdaletAvrupa

Kavala’dan Avrupa’ya: Kararı uygulatın

Kayhan Karaca
13 Temmuz 2022

Osman Kavala AİHM tarafından 11 Temmuz’da açıklanan karar sonrası Avrupa Konseyi’ne başvurarak, kararın ivedilikle ele alınıp uygulatılmasını talep etti.

https://p.dw.com/p/4E3yu
Osman Kavala
Osman KavalaFotoğraf: Kerem Uzel/dpa/picture alliance

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından 11 Temmuz'da açıklanan Osman Kavala kararının ardından gözler yine AİHM kararlarının uygulanışının denetiminden sorumlu organ konumundaki Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne çevrildi.

Osman Kavala adına avukatları aracılığıyla Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne bugün iletilen bir mektupta, Türkiye'nin 10 Aralık 2019 tarihli kararı yerine getirmediğinin 17 yargıçlı AİHM Büyük Dairesi tarafından onandığına ve Mahkemenin, "Türk hükümetinin Kavala kararı konusunda iyi niyetli davranmadığı" sonucuna vardığına işaret edildi.

Büyük Daire'nin Osman Kavala hakkında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 25 Nisan 2022 tarihinde verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası kararını dikkate aldığını belirten avukatlar, bu karara temel oluşturan Gezi Parkı olaylarıyla ilgili suçlamaların AİHM'nin 10 Aralık 2019 kararında incelendiğini ve Kavala'nın "suç işlediğine dair makul şüphe bulunmadığı sonucuna varıldığını" hatırlattı.

Mahkemenin 10 Aralık 2019 kararında yer alan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS), "Haklara getirilecek kısıtlanmaların sınırlandırılması"na ilişkin 18'inci maddesini ihlal hükmünün Büyük Daire kararında tekrarlandığını belirten avukatlar, Mahkeme'nin böylelikle Gezi Parkı olayları ve darbe girişimine yönelik suçlamalarla ilgili her türlü tedbir kararını bozduğunu bildirdi.

AİHM nadiren gündeme gelen 18'inci maddeyle ilgili ihlal kararını "Mahkeme, mevcut davada şikâyet konusu olan tedbirlerin, yani başvuranın (Kavala) susturulmasının, Sözleşme'nin 18. maddesine aykırı bir şekilde gizli bir amaç taşıdığı konusunun makul şüphenin ötesinde olduğuna kanaat getirmektedir. Ayrıca, başvurana isnat edilen suçlar göz önüne alındığında, itiraz konusu tedbirlerin insan hakları savunucularının çalışmaları üzerinde caydırıcı bir etkiye sahip olabileceğine kanaat getirilmiştir. Sonuç olarak, başvuranın özgürlüğüne getirilen kısıtlamanın Sözleşme’nin 5 § 1 (c) maddesinde belirtildiği üzere kişinin suç işlediğine dair makul bir şüphe nedeniyle yetkili bir adli makam önüne çıkarılma amacından başka bir amaç ile uygulandığı sonucuna varılmıştır" şeklinde gerekçelendirmişti.

Avukatlar, Büyük Daire kararı sonuçlarının "Kavala’nın TCK’nın 312’nci maddesi temelindeki suçlamalardan beraat etmesini ve derhal serbest bırakılmasını kapsaması gerektiği" görüşünü de dile getirdi.

Osman Kavala ise avukatları aracılığıyla Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nden, Büyük Daire kararını "Öncelikli ve en ivedi biçimde ele alarak, tam olarak uygulatılması için eldeki tüm olanakların kullanmasını" talep etti.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi binası - Strasbourg
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi - Strasbourg/FransaFotoğraf: Uta Poss/dpa/picture alliance

Eylül'de ele alınacak

Bakanlar Komitesi konuyu Eylül ayından itibaren ele alacak. Bu yeni süreçte Bakanlar Komitesi, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) ve Avrupa Konseyi Genel Sekreteri'nden oluşan 3'lü bir mekanizmanın devreye girmesi bekleniyor.

Büyük Daire kararının hemen ardından Avrupa Konseyi dönem başkanlığını yürüten İrlanda adına Dışişleri Bakanı Simon Coveney, Avrupa Konseyi, Genel Sekreteri Marija Pejcinovic Buric ve AKPM Başkanı Tiny Kox, Ankara'yı AİHM'nin Kavala kararına derhal uymaya çağıran ortak bir açıklama yayımlamıştı. 

Ne olmuştu?

AİHM, Osman Kavala'nın 2017'de yakalanmasını ve tutuklanmasını konu alan hak ihlali şikayetleriyle ilgili kararını 10 Aralık 2019 tarihinde açıkladı. Mahkeme, AİHS'nin özgürlük ve güvenlik hakkıyla ilgili 5'inci maddesinin 1 ve 4’üncü paragrafları ile haklara getirilecek kısıtlamaların sınırlanmasına ilişkin 18'inci maddesinin ihlal edildiği sonucuna vardı.

Kararda özetle, Kavala'nın "Bir suç işlediğine dair makul şüphe bulunmadığına, Türk hükümetinin bu konuda sunduğu delillerin yetersiz olduğuna, Anayasa Mahkemesi'nin Kavala'nın bireysel başvurusuyla ilgili ivedi yargı denetimi gerçekleştirmediğine, Kavala’nın susturulmasının AİHS'ye aykırı biçimde gizli bir amaç taşıdığına ve bu durumun insan hakları savunucuları üzerinde caydırıcı etki yaratabileceğine" hükmedildi.

AİHM, bu tespitler temelinde Kavala’nın tutukluluğunun devam etmesi halinde AİHS'nin 5'inci maddesinin 1'inci paragrafı ve 18'inci maddesinin ihlalinin süreceğini belirtip, "Bir an önce serbest bırakılması için hükümetin tüm önlemleri almasını" talep etti.

Bakanlar Komitesi süreci

Ankara'nın karara itirazınının kabul edilmemesi üzerine konu Haziran 2020'den itibaren AİHM kararlarının uygulanışının denetleyicisi olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi gündemine geldi. Bakanlar Komitesi, 2 Aralık 2021 tarihine kadar AİHM'nin Kavala kararının yerine getirilmesi çağrısı içeren 8 karar (decision), ihtar niteliğinde de bir ara karar (interim resolution) aldı. Komite, bu kararlara rağmen Kavala'nın serbest bırakılmaması üzerine 2 Şubat 2022 tarihinde oy çokluğuyla aldığı yeni bir ara kararla, AİHS’nin kararların bağlayıcılığı ve infazıyla ilgili 46'ncı maddesinin 4'üncü paragrafı temelinde Türkiye'ye karşı ihlal prosedürü başlattığını ilan etti ve dosyayı görüş için 22 Şubat'ta AİHM'ye gönderdi.

AİHM Büyük Dairesi 11 Temmuz'da açıkladığı kararında, 10 Aralık 2019 tarihli kararının Türkiye tarafından yerine getirilmediğini belirtip, AİHS'nin "Kararların bağlayıcılığı ve infazıyla" ilgili 46'ncı maddesinin 1'inci paragrafının ihlal edildiği sonucuna vardı.