1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
Hukuk ve AdaletTürkiye

Eski polislere yeni dava: 598 yıla kadar hapis istemi

Can Bursalı
27 Aralık 2022

Ergenekon, Balyoz, 17-25 Aralık gibi operasyonlarda imzası bulunan eski polis müdürlerine telefon dinleme kayıtlarını kanuna aykırı şekilde sakladıkları gerekçesiyle dava açıldı.

https://p.dw.com/p/4LSh3
İstanbul Adalet Sarayı
İstanbul Adalet Sarayı Fotoğraf: Reuters/M. Sezer

Ergenekon, Balyoz, 17-25 Aralık operasyonları gibi soruşturmalarda imzası bulunan eski polis şefleri ve emniyet mensupları hakkında İstanbul 17. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yeni bir dava daha açıldı. Açılan davada "kanunen yok edilmesi gereken verileri yok etmemek" ve "hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme" suçlamaları yöneltiliyor.

Davada, Gülen yapılanmasının Emniyet Genel Müdürlüğü içindeki elemanları oldukları suçlamasıyla 2014 yılında tutuklanan eski İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi (TMŞ) müdürleri Y.A. ve Ö.K.'yle birlikte 12 sanık bulunuyor. Y.A. 2008 - 2011 yılları arasında, Ö.K. da 2011 - 2013 arasında TMŞ müdürlüğü yapmıştı.

İddianamede, 2008 ile 2013 yılları arasında mahkeme kararıyla iletişim tespiti kararı verilen dosyalar sonuçlandıktan sonra elde edilen verileri imha etmek yerine söz konusu kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerini, ayrıca ırki kökenlerini, ahlaki eğilimlerini, cinsel yaşamlarını, sağlık durumlarını veya sendikal bağlantılarını not ederek sakladıkları kaydedilen eski polislerin, toplamda 598 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları isteniyor.

Sanık eski polislerin mağdurlar hakkında 2 bin ayrı not aldığı belirtilen iddianamede, notların tutulduğu hard disklere de müdahale edildiği ifade ediliyor. Bu müdahaleyi yapan eski polis N.A.'nın da sanık olduğu soruşturma kapsamında mağdurlar hakkında alınmış bazı notların ise silindiği tespit edildi.

Davada 27 kişi mağdur olarak yer alıyor

İddianamede, iletişim tespiti kararıyla haklarında veri toplanan ve haklarındaki verilerin kanuna aykırı şekilde saklandığı belirlenen 27 mağdur bulunuyor. Mağdurlar arasında 2013 yılında tutuklanarak cezaevine konulan ve 9 ay hapiste kaldıktan sonra tahliye edilen gazeteci Sami Menteş de yer alıyor.

Menteş hakkında yakalama kararını veren hakim Süleyman Karaçöl, 17-25 Aralık soruşturması kapsamında tutuklanmış ve meslekten ihraç edilmişti. Menteş'in tutuklandığı operasyonu düzenleyen isim ise iletişim tespitini yasaya aykırı şekilde sakladığı iddia edilen ve halen hapiste bulunan eski TMŞ Müdürü Ö.K.'ydi.

Gazeteci Menteş'in ifadesini alan tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk eden savcı Hüseyin Aksoy da meslekten ihraç edilmiş, daha sonra hakkında Gülen yapılanması üyeliği suçlamasıyla dava açılmıştı.

Menteş ise Gülen yapılanmasına mensup polislerin yürüttüğü soruşturmanın ardından yargılandığı davada örgüt üyeliği suçlamasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ancak Menteş hakkında verilen ceza henüz kesinleşmedi, temyiz süreci devam ediyor.

İddianamede mağdur listesinde yer alanlar biri de avukat Efkan Bolaç. Bolaç, 2013'e kadar olan süreçte Selam Tevhid, Kudüs Ordusu ve DHKP-C soruşturmalarında dinlenmiş ve örgüt üyeliği suçlamasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Bolaç hakkındaki davayla ilgili de yargı süreci devam ediyor.

17-25 Aralık'tan sonra eski defterler açıldı

Hakkında dava açılan polisler, Türkiye'nin yakın tarihine damga vuran Ergenekon, Balyoz ve 17-25 Aralık soruşturmalarını yürütmüştü. 2008 yılında başlayan Ergenekon soruşturması, AKP iktidarı tarafından güçlü bir biçimde desteklenmişti.

Yine aynı polis şefleri, 2010 yılında da "Balyoz darbe planı" iddiasıyla soruşturma başlatmış, muvazzaf ve emekli çok sayıda general ve subay bu soruşturma kapsamında gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı. Bu soruşturmada da AKP iktidarı tarafından destek görmüştü.

Daha sonraki süreçte, AKP hükümetiyle Gülen yapılanmasının arası açılmaya başlamış ve kopuş 17-25 Aralık operasyonlarıyla yaşanmıştı. AKP'li bazı bakanların çocukları ve dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hedef alındığı bu operasyonlar, iktidar tarafından darbe girişimi olarak nitelendirilmişti. Gülen yapılanması ve AKP arasında yaşanan bu kopuştan sonra, operasyonu yürüten polis şefleri, çeşitli operasyonlarda gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı. Meslekten de ihraç edilen polis şefleri "FETÖ üyeliği", "FETÖ yöneticiliği", "Anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs" gibi suçlamalarla yargılandıkları davalarda hapis cezalarına çarptırılmıştı.