1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"Deprem kaderi"ni yenen Şili'den Türkiye'ye tavsiyeler

11 Kasım 2020

Şili, aldığı tedbirlerle deprem felaketinin kader olmadığını kanıtlayan bir ülke. Ulusal Sismoloji Merkezi Direktörü Sergio Barrientos, Şili'nin neyi doğru yaptığını anlatırken Türkiye'ye de mesajlar verdi.

https://p.dw.com/p/3lAPf
Şili'de 2014 yılındaki 8,2 büyüklüğündeki depremde altı kişi hayatını kaybetti.
Şili'de 2014 yılındaki 8,2 büyüklüğündeki depremde altı kişi hayatını kaybetti.Fotoğraf: Aldo Solimano/AFP/Getty Images

Geçmişte yaşadığı acı deneyimlerden ders çıkaran Şili, deprem felaketinin kader olmadığını dünyaya kanıtlamış bir ülke.

Şili, tarih boyunca, 1960 yılında meydana gelen ve 9,5'lik büyüklüğüyle dünyanın ölçülen en büyük depremi olan felaket dâhil çok sayıda şiddetli sarsıntı geçirdi. Ancak Şili'de artık büyüklüğü 8'in üzerindeki depremlerde bile büyük can kayıpları yaşanmıyor.

Peki, şu an deprem hazırlığı konusunda dünyaya örnek olarak gösterilen bir ülke konumunda olan Şili bu noktaya nasıl geldi? Bir başka deprem ülkesi olan Türkiye'ye hangi açıdan örnek olabilir?

Şili'nin deprem stratejisinin belirlenmesinde en önemli kuruluş olan Ulusal Sismoloji Merkezi'nin (CSN) başındaki Sergio Barrientos, DW Türkçe'nin bu konudaki sorularını yanıtlarken Türkiye'ye önemli mesajlar verdi.

Gitgide sıkılaştırılan deprem yönetmeliği

CSN Direktörü Barrientos, özellikle bina deprem yönetmeliklerinin sıkılığıyla dikkat çeken Şili'nin bu seviyeye bir günde gelmediğini vurguladı. Barrientos, Şili'nin 20'nci yüzyılda 15-20 senede bir yıkıcı bir deprem yaşadığını ve bu felaketlerden çıkarılan derslerin ise deprem yönetmeliklerinin sıkılaştırılmasını ve uygulanmasını sağladığını belirtti.

Şili Ulusal Sismoloji Merkezi Direktörü Sergio Barrientos
Şili Ulusal Sismoloji Merkezi Direktörü Sergio BarrientosFotoğraf: Privat

Şilili sismolog, "Yönetmelik, her büyük depremin ardından güncellendi. Çünkü her seferinde yeni şeyler öğrendik. Daha iyisini yapabileceğimiz boyutlar öğrendik. Bu deprem yönetmeliğini 1920'li yılların başından itibaren oluşturduktan sonra 4-5 defa değiştirdik. Çünkü 4-5 farklı büyük ve yıkıcı deprem geçirdik. Bu bölgeyi büyük depremler etkiledi. Dolayısıyla depremlerin bu bölgedeki oluş sıklığı ve neden olduğu hasar, deprem yönetmeliğinin uygulanmasını da kolaylaştırdı" dedi.

Barrientos, "Bir mühendis arkadaşım bana şöyle demişti: Şili'deki binalar yaklaşan depremlere dayanıklı olmalı çünkü bu depremler muhtemelen o binaları yapan mühendisler yaşarken gerçekleşecek. Bu yüzden mühendisler de bu binaları geliştirirken ellerinden gelen en iyi işi çıkarıyorlar" diye ekledi.

Şili'de çok sayıda can kaybı yaşanan son deprem, 2010 yılında meydana gelen 8,8 büyüklüğündeki depremdi. Bu depremde 500'den fazla kişi hayatını kaybetti. Barrientos, bu depremden alınan dersi, "2010'daki depremde bazı binalar ciddi hasar gördü. Bazıları yıkıldı. Akabinde toprak tepkisi üzerine yeni bir çalışma yapıldı ve güncellenen deprem yönetmeliğine toprakların nasıl sınıflandırılması gerektiği konusu da eklendi. Yeni yönetmelikteki en büyük fark buydu" sözleriyle ifade etti. Barrientos, Şili'de ayrıca artık gözleme dayalı "çok iyi bir sistemleri" olduğunu belirtirken "Bu sistemde ülkenin dört bir yanına dağıttığımız ölçüm aletlerinden edindiğimiz bilgileri de deprem yönetmeliklerine dahil ediyoruz" dedi.

Tarihte kaydedilen en büyük deprem, 1960 yılında Şili'yi vurdu. Depremin büyüklüğü 9,5'ti.
Tarihte kaydedilen en büyük deprem, 1960 yılında Şili'yi vurdu. Depremin büyüklüğü 9,5'ti.Fotoğraf: picture-alliance/United Archives/TopFoto

Koordinasyon, tatbikatlar ve okullardaki eğitimin önemi

Şili'de 2010'daki depremde can kayıplarının önemli bir bölümü 8,8'lik sarsıntı sonrasındaki tsunami nedeniyle yaşandı. Yetkililerin geç yayınlandığı tsunami uyarısı ve zamanında yapılmayan tahliye çalışmaları eleştiri konusu olmuştu. Şili hükümeti, bu tepkilerin ardından ülkedeki sismik sensör ağı ve telekomünikasyon sistemlerine yönelik büyük harcamalar yaptı.

Barrientos, Şili'de son yıllarda bu yönde atılan olumlu adımlara dikkat çekerken deprem öncesi ve sonrasındaki çalışmalar açısından devlet kurumları arasındaki iş birliği ve koordinasyonun önemine de vurgu yaptı.

Şilili yetkili, "Hepimiz ortak bir gayretle topluma daha fazla güvenlik sağlamaya çalışıyoruz. Bu da farklı bölge halklarıyla gerçekleştirilen simülasyonlar ve tatbikatlarla yapılıyor. İzleme sistemlerinin güçlendirilmesinin dışında eğitim de önemli bir rol oynuyor. İnsanlar, gerçekleştirdiğimiz simülasyonlar sayesinde bir sonraki depremde nasıl davranmaları gerektiğini öğreniyorlar. Bu bir boyutu. Başka bir boyutu da tabii ki okullarda oluyor. Öğretmenlere ve çocuklardan sorumlu kişilere, deprem anında nasıl tepki vermeleri gerektiğini öğretebilmek için tüm bilginin aktarılması" ifadesini kullandı.

Türkiye'ye yönelik tavsiyeler

Şili Ulusal Sismoloji Merkezi Direktörü Barrientos, ülkesinin edindiği tecrübelerden hareketle Türkiye'ye ne gibi tavsiyelerde bulunabileceğine dair soruyu ise şöyle yanıtladı:

"Farklı toplumların, farklı halkların problem çözme konusundaki yaklaşımlarının çok farklı olduğunu biliyorum. Bu nedenle başka halklara tavsiyede bulunmak zordur. Ancak Şili'nin tecrübelerinden bahsedecek olursak, Şili halkı oldukça uzun bir süredir, 100-200 yılı aşkın bir süredir depremlere maruz kalıyor. Çok sayıda felaket yaşadı. 1920'de deprem yönetmelikleri geliştirilmeye başlanmadan önce çok fazla hasara yol açan birçok büyük deprem geçirdi. Dolayısıyla ülke bu olayların etkilerinin azaltılmasını sağlayacak yollar olduğunu fark etti. Bunu özellikle 2010'daki depremde gördük. 2010'daki depremde yerel halkı yaklaşan tsunamiye karşı uyarma konusunda başarısız olmamıza neden olan koşullar vardı. Yani bu hâlâ yüzleşmemiz gereken bir sorun. Ancak 2010'dan beri Şili'de organizasyon ve koordinasyon bakımından çok şey değişti. Şili'deki yetkililer, bu sorunu doğru bir perspektife yerleştirdi. Vatandaşlara daha fazla bilgi verilmesi için doğru ve uygun araçlar kullanmaya başladılar. Halka eğitim ve tatbikatlarla artık daha güvenli koşullar sağlıyorlar."

"Türkiye'deki yapılar depremin kaynağına daha yakın"

Barrientos, Şili ve Türkiye'deki depremlerin derinlik bakımından farklı olduğunun da altını çizdi. Şili'deki büyük depremlerin, Türkiye'deki depremlere göre daha derinde gerçekleştiğini belirten Şilili yetkili, Türkiye'de binaların depremin kaynağına daha yakın olduğunu ve bu nedenle daha büyük risk altında olduğuna dikkat çekti. Barrientos, Türkiye'deki meslektaşlarına olan güvenini ise şu şekilde dile getirdi:

"Depreme hazırlık ve izleme sistemleriyle ilgili bilimsel toplantılar ve uluslararası örgütlerde çok sayıda Türk bilim insanıyla tanıştım. Çok hazırlıklı ve dünyaca tanınan isimlerdi. Ve şu an da ellerinden gelenin en iyisini yaptıklarına eminim. Ancak depremler hakkında yeterli bilgi toplayabilmek ve muhtemel senaryolara hazırlıklı olmak, uygun kaynaklara sahip olma meselesi."

Cengiz Özbek

© Deutsche Welle Türkçe