1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Deprem bağışında kriz: Merkez nasıl ödeyecek?

20 Şubat 2023

Merkez Bankası'nın 30 milyar TL'lik deprem bağışı, ekonomi yönetimi ile ipleri gerdi. Hazine kâr transferini nasıl öğrendi, para hangi yılın kârından ödenecek, enflasyona etkisi ne olacak? Erdal Sağlam yazdı.

https://p.dw.com/p/4NkHW
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası logosu
Fotoğraf: Getty Images/AFP/A. Altan

Merkez Bankası'nın televizyonların ortak yayınında açıkladığı 30 milyar TL'lik bağış, hem enflasyona neden olacağı hem de yüksek miktarda olması nedeniyle iktisatçılardan tepki görürken bağışın geçen yılın yani 2022 kârından verileceğinin açıklanması durumu iyice karmaşık hale getirdi. Normal olarak, diğer kuruluşların bağışlarında olduğu gibi, bağışın verildiği tarihte bilançoda gider yazılıp 2023 yılı kârından yani gelecek yıl ödenecek vergiden düşülmesi gerekiyor. Merkez Bankası'nın buna rağmen 2022 yılı kârından yapılacağını açıklaması ise tartışma konusu oldu.

Merkez Bankası'nın söylediği gibi, 2022 yılı kârından bu bağışı yapması ise ancak genel kurul kararıyla mümkün olabilir. Merkez Bankası'nın bu bağışı nakden ödemeden önce, gerekirse olağanüstü genel kurulu toplayıp kârın dağıtımıyla ilgili kararı alması gerekiyor. Normal olarak Nisan ayında yapılacak genel kuruldan önce bu bağış ödenecekse bunun için olağanüstü genel kurul toplantısı yapılıp kâr dağıtımının kesinleştirilmesi gerekecek.

Hazine Bakanlığı onay verecek mi?

İşte asıl sıkıntı da burada... Hazine'nin Merkez Bankası hisse yapısında yüzde 54 gibi belirleyici konumda olması, Merkez Bankası'nın bu işi yapmasına engel. Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın buna itiraz edip, yapılacak bağışın bu yılın gideri olarak yazılıp, gelecek yıl ödenecek 2023 kârından düşülmesini istemesi gerekir. Hazine'nin deprem nedeniyle iyice artan kamu harcamalarını finanse edebilmek için Merkez Bankası'ndan gelecek bu gelire her zamankinden daha fazla ihtiyacı var. Bu nedenle de doğal olarak 2022 kârından bağışın ödenmesine itiraz etmesi bekleniyor.

Anonim şirket statüsündeki Merkez Bankası'nın, diğer benzer şirketler gibi, yapacağı bağışı ödediği tarihte gider yazıp 2023'ün tümünde elde edeceği kârdan düşerek 2024 Nisan ayında yapacağı kâr payı ödemesinden düşmesi gerekli. Kâr etmezse de bağışın zarar olarak bilançoda yer alması gerekecek. Merkez Bankası yönetiminin Banka Meclisi kararıyla bu bağışı yapma yetkisi var, ama bunu geçen yılın kârından düşerek ödemesi için genel kurul kararına, yani Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın onay vermesine ihtiyaç var.

Bakanlık kâr transferini nereden öğrendi?

Normal işleyişte Merkez Bankası'nın yapacağı bağışı 2022 yılı kârından ödeyeceği açıklaması yapmadan önce, konuyu Hazine ve Maliye Bakanlığı ile konuşması gerekirdi. Halbuki Hazine, bağışın bu yıl kendilerine ödenecek kâr payından kesileceğini gazetelerden, Başkan Şahap Kavcıoğlu'nun açıklamalarından öğrendi. Merkez Bankası uzmanlarına göre, tam rakam henüz belli olmamasına karşılık bu yıl bütçeye Merkez Bankası kârından yüklü miktarda kâr transferi bekleniyor. Uzmanlar bu rakamın 40 ile 50 milyar TL arasında olmasını tahmin ederken Hazine'nin beklentisinin daha yüksek olduğunu da öğrendik. 

Merkez Bankası'nın hem Hazine'ye bu konuyu haber vermeyip hem de "Hazine'ye vermek yerine doğrudan deprem harcamalarına gitmesi için böyle bir karar verdik" açıklaması yapması, kafaları iyice karıştırdı. Bu sözlerin açıkça Hazine'ye güvensizlik sayılacağı açıkça belli iken neden böyle bir açıklama yapıldığı merak konusu. 

Erdoğan talimat vermiş olabilir mi?

Bu arada kaynaklarıma "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçen yılın kârından ödeyin talimatı vermiş olup olamayacağını" sordum. Konuştuğum kaynaklar, kesinlikle bu kadar detay talimat verilmeyeceğini, olsa olsa Erdoğan'ın Merkez Bankası'na "Bağış yapın" talimatı vermiş olabileceğini söylediler. Dolayısıyla yapılan bağışın 2022 kârından yapılması tercihinin tümüyle Merkez Bankası yönetimine ait olduğu ortada.

Aslında yaşanan bu bağış karmaşası, zaten uzun zamandır duyduğumuz Merkez Bankası yönetimi ile Hazine ve Maliye Bakanlığı arasındaki çatışmayı da doğrular nitelikte. Daha önce Merkez Bankası Başkanı'nın, başka toplantılar organize edip Bakan'ın olduğu toplantılara katılmadığını, uzun zamandır diyaloglarının kesik olduğunu duyuyorduk. Hazine'nin, en azından bilgi verilmesi gereken, bağış konusunda hiçbir şekilde haberdar edilmeyip, konuyu kamuoyuna yapılan açıklamalardan öğrenmesi ise "ekonomi yönetiminin tepesindeki iki kuruluş arasındaki ilişkinin neredeyse tümüyle kesilmiş olduğunun ispatı" olarak yorumlanabilir.

Enflasyona nasıl bir etki yapabilir?

Bağış kadar bağışın miktarı ve enflasyona etkisi de tartışılıyor. Merkez Bankası uzmanları, Kavcıoğlu'nun örnek verdiği 1999 depremi sonrasında da bir bağış yapıldığını ama bu kadar yüksek miktarda olmadığını söylediler. O zamanki bağışın, altı sıfır atılıp bugünkü değeriyle hesaplandığında, şimdinin 25 milyon TL'sine denk geldiğini hesaplamışlar. Bu arada uzmanlar bağışın yapıldığı tarihin enflasyona katkısı açısından da önemli olduğu görüşündeler. Bir iktisatçı "şimdi bağışın ödenip nisandaki genel kurulda kardan düşülmesi halinde, karşılıksız para basımı nedeniyle enflasyon katkısının 2-3 ay olacağını" söyledi.

Gelecek yılın Nisan ayında ödenecek kâr payından düşülmesi halinde ise o zaman bu ödemenin enflasyon etkisinin bir yıldan daha fazla süre için hesaplanması gerekeceğini belirtti.

Maaşları artan yöneticiler niye bağış yapmıyor?

Bu arada daha önce sıkça rastladığımız örneklerin aksine, neden bu kez sadece kurumların yüksek bağışlar yapıp bununla birlikte çalışanların bağış yapmadıkları da ayrı bir soru işareti. Konuyla ilgili kıyaslamaları yaptığımızda, şu anda özellikle Merkez Bankası ve kamu bankalarında üst yönetimde bulunanların, çeşitli adlar altında, gelirlerini büyük ölçüde arttırdıklarına şahit oluyoruz. Örneğin Merkez Bankası'nda maaşlara ek olarak bir-iki aylık temettü ikramiyesi varken bu temettü ödemelerinin çok yükseltildiğini, ayrıca "performans ödemesi" uygulaması getirilerek özellikle genel müdür ve üstündeki yöneticilerin neredeyse maaşları kadar ek gelire sahip oldukları belirtiliyor. Son 2 yıldır bu ek ödemelerin iyice arttırıldığı ifade ediliyor. Buna rağmen Merkez Bankası, -enflasyon yaratacağını bile bile- yüklü miktarda bağış yaparken bu yöneticilerin artan gelirlerinden deprem bağışı yaptıklarını görmedik.