1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Altılı masa bildirisi heyecan yarattı mı?

30 Mayıs 2022

Altılı masanın 10 maddelik bildirisi bir taraftan adı konulmamış ittifak protokolü olarak görülürken, diğer taraftan muhalefetin halkta yeteri kadar heyecan yaratamadığı eleştirileri de var.

https://p.dw.com/p/4C3tl
"Altılı Masa"nın liderleri: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal
Fotoğraf: Alp Eren Kaya/Republican People's Party (CHP) /Handout/REUTERS

Altı muhalefet partisinin genel başkanları dün dördüncü kez bir araya geldi. Toplantı sonunda ortak bir açıklama ile 10 maddelik kapsamlı bir bildiri yayımlanırken, muhalefetin halk nezdinde heyecan yaratıp yaratmadığı ya da toplumun acil sorunlarına seçim sathına tam girilmeden çözümler sunmasının gerekip gerekmediği gibi konular tartışılmaya devam ediliyor.

Altı siyasi partinin genel başkanlarının dünkü toplantısı 7,5 saat ile şimdiye kadar yapılan en uzun görüşme oldu. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun ev sahipliğindeki akşam yemeğinde, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu buluştu.

Görüşmenin sonunda ortak komisyonların çalışmalarına ilişkin bilgi veren iki sayfalık basın açıklamasının yanı sıra, yine iki sayfadan ve 10 maddeden oluşan Temel İlkeler ve Hedefler bildirisi yayımlandı.

Ancak gelinen noktada altılı masaya "Halkta yeteri kadar heyecan yaratamadıkları, acil sorunlara çözümler getirmedikleri" gibi bazı eleştiriler yükseliyor.

HDP Eski Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş da bu eleştirilere katılan isimlerden. Demirtaş, bir medya kurumunda kaleme aldığı yazısında, "Henüz derli toplu şekilde bir arada duracak ve ortak bir söylem üretip ortak bir sloganda 'Voltran'ı oluşturamadıkları için aslında hiçbir şey söylemiyorlar. O kadar çok ve gereksiz şeyi tam bir kakafoni şeklinde söylüyorlar ki, sonuçta hiçbir şey söyleyememiş oluyorlar" yorumu yapıyor.

DP: Cumhur İttifakı 10 değil, birkaç maddede uzlaşabilir mi?

Peki altılı masayı ya da yeni ismiyle Türkiye Masası’nı oluşturan altı farklı partinin her konuda uzlaşması kolay mı? Ya da bu gerçekçi bir beklenti mi?

Demokrat Parti Genel Sekreteri Serhan Yücel, DW Türkçe’ye değerlendirmesinde Pazar akşamı liderlerin altına imza attığı ilkeler bildirisinin daha önceki güçlendirilmiş parlamenter sistem mutabakat metni kadar önemli olduğunu söylüyor. Yücel, altı partinin bu 10 ilkede uzlaşmasının zorluğunu ise şu sözlerle anlatıyor:

"Altı farklı tabandan gelmiş, altı farklı alandan beslenmiş siyasi parti çok önemli 10 madde üstünde uzlaştı. Aynı 10 maddeyi Cumhur İttifakı’nı oluşturan partilere sorsak bu bildirinin birkaç başlığında bile acaba uzlaşabilir mi?"

Partilerin uzlaşmaya vardığı konu başlıkları şöyle: "Kuvvetler Ayrılığı İlkesine Dayalı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem, Özgürlükçü Kamu Düzeni, Her Tür Ayrımcılığa Son Verecek Çoğulcu, Katılımcı ve Özgürlükçü Demokrasi, Düşünce, İfade ve Basın Özgürlüğü, Din ve Vicdan Özgürlüğü, Toplumsal Barış ve Tarafsız/Bağımsız Yargı Önünde Hesap Verebilirlik, Sosyal Devlet ve Gelir Adaleti, Üretim ve İstihdam Odaklı Ekonomi, Siyasi Etik Reformu, Etkin ve İtibarlı Dış Politika."

Uslu: Bildiri, adı konulmamış ittifak protokolüdür

DW Türkçe’ye konuşan Siyasal İletişim Uzmanı İbrahim Uslu ise muhalefete yönelik eleştirileri çok gerçekçi bulmuyor.

Açıklanan ilkeler metninin aslında adı konulmamış bir "İttifak protokolü" olduğunu ve bu nedenle önemli bulduğunu belirten Uslu, altılı masa kapsamında ekonomi, seçim güvenliği ve diğer bazı alanlarda komisyonlar kurulduğunu hatırlatarak, bunların belki bu aşamada heyecan yaratmadığını, ancak yakında çalışma sonuçlarının açıklanacağını söylüyor.

Bu arada dün gece yayımlanan ortak açıklama ile seçim güvenliği komisyonunun çalışma sonuçlarını 6 Haziran’da, kurumsal reformlar komisyonunun ise 13 Haziran’da açıklaması karara bağlandı.

Uslu, ittifak henüz tam kurulmadan somut sorunlara çözüm getirilmesini beklememek gerektiğini de söyleyerek, "Seçim beyannamesinde görebileceğimiz şeyi toplantı sonundaki basın bülteninde arıyoruz ve bulamayınca da hayal kırıklığı yaşıyoruz. Oysa mesela Cumhur İttifakı da seçim beyannamesi açıkladı mı? Somut çözümler seçim beyannamesinde olur" yorumu yapıyor.

Tüm ülkelerde ekonomi programı dahil bütün vaatlerin seçim beyannamesinde açıklandığını belirten Uslu, "Ortada henüz seçim yokken seçim beyannamesi görmek isteyenler var. Ben bunu biraz yadırgıyorum açıkçası. Bu sadece muhalefet için de değil, Cumhur İttifakı için de geçerli" diyor.

Yıldırım: Bir nevi seçim öncesi koalisyon metni

Siyaset bilimcilere göre altılı masanın dünkü toplantısının sonunda yayımlanan bildiri ile yeni bazı adımlar atılmış durumda ancak buna rağmen halkta somut karşılığı olan konular üzerinde daha çok odaklanılmalı.

Bildiriyi DW’ye değerlendiren Siyaset Bilimci Deniz Yıldırım, muhalefetin parlamentoda anayasayı değiştirecek çoğunluğa ulaşma gibi bir hedef ile çıtayı ilk başta yükseğe koyduğunu söyleyerek sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Baştan çıtanın bu kadar yükseğe konulması yerine daha temel, halkın sorunlarına dokunan bir siyasal içerikle kurulması gerektiğini uzun süredir belirtmeye çalışıyorum. Yani anayasa tartışmasını önemsiz bulduğum için değil fakat halkın gündemi ile anayasa gündemini buluşturacak bir politik dil ve stratejinin muhalefet partilerince tutturulamadığını düşünüyorum."

Yıldırım, son kamuoyu araştırmalarında ekonomik sorunların nedeni olarak çok büyük oranda iktidarın göründüğünü ancak bu sorunları kimin çözeceğinde aynı oranda bir mutabakat bulunmadığına da işaret ederek şunları dile getiriyor:

"Yani muhalefet 'sorunlar iktidardan kaynaklanıyor' diyenlerin oranında bir oranla 'muhalefet bu ekonomik sorunları çözer' dedirtemiyor. Bu da bize iktidarın yaptıklarının karşısında sorunları çözecek bir muhalefet görüntüsünün hala oluşmadığını gösteriyor."

Yıldırım, bununla birlikte partilerin imza attığı bildiriyi kendi içinde yeni bir aşama olarak gördüğünü ifade ederek, "Bildiri ile birlikte sadece anayasa değişikliği değil ayrıca hemen hemen her alana dair bir tür hükümet programı gibi temel asgari uzlaşısı ortaya çıkmış" diyor. Yıldırım ayrıca, bildiriyi bir nevi "seçim öncesi koalisyon metni" gibi gördüğünü de sözlerine ekliyor.

"Seçim ekonomisi riski hala masada"

Bu arada muhalefetin hazırlıklarını hızlandırması gerektiğini düşünenler de mevcut.

Siyaset Bilimci Onur Alp Yılmaz, altı partinin artık güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş sürecinin nasıl olacağına ilişkin daha somut konuşması gerektiğini belirterek, acilen yapılması gereken şeyin ise partilerin 100-200-300 günlük programlarının açıklanması olduğunu savunuyor.

Yılmaz, altılı masanın neden daha hızlı olması gerektiğine ilişkin görüşünü şöyle aktarıyor:

"Muhalefet iktidardan önce toplumu ikna etmeyi başaramazsa seçim ekonomisi vasıtasıyla insanlar tek bir liderin varlığını, altılı ve asgari müştereklerde uzlaşamamış bir mutabakata tercih edebilir. Bu risk hala masada."

Mesela ekonomi ve işsizlik gibi acil çözüm bekleyen konularda çözümler sunulması gerektiğini kaydeden Yılmaz, AKP’nin yol açtığı derin yoksulluk ağından toplumu çıkartacak somut bir politika ortaya konulmasının beklendiğini vurguluyor.

"Güçlendirilmiş parlamenter sistem tartışmaları bir siyaset bilimci olarak bana bir şey ifade eder. Ama diğer taraftan bu toplum bir siyaset bilimci değil" diyen Yılmaz, insanların ekonomik kriz içinde ve taneyle meyve sebze alırken sistem tartışmasının çok anlamlı olmadığını vurguluyor".

Bu arada altı muhalefet partisi, seçim sonuçları Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından ilan edilip kesinleşene kadar ortak çalışmaya ve iş birliğine devam edeceklerini de bildirdi.

DW-Korrespondentin Gülsen Solaker
Gülsen Solaker Dış politika ve iç siyasi gelişmeler ağırlıklı olarak 1997’den beri çalışan gazeteci.