1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB teyakkuzda: Seçimler öncesi dezenformasyon endişesi

Ella Joyner
26 Ocak 2024

AB, yurt dışı kaynaklı dezenformasyon konusunda sert uyarılar yapıyor. Oysa göç, iklim ve Ukrayna savaşı konularında yanlış bilgiler aslında aynı zamanda bizzat AB politikacıları tarafından yayılıyor.

https://p.dw.com/p/4bixl
Siyah bir oy sandığı
Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde dezenformasyon kaygısı artıyorFotoğraf: Rui Vieira/empics/picture alliance

Dezenformasyonu izlemekle görevli Avrupa Birliği (AB) yetkilileri teyakkuz halinde.

Avrupa Birliği Dış Eylem Servisi'nin (EEAS), yabancı aktörlerin dezenformasyon ve bilgi manipülasyonuna ilişkin yayımladığı ikinci rapor endişe verici bulgular ortaya koyuyor.

EEAS bünyesinde oluşturulan özel bir AB görev gücünün kaleme aldığı raporda geçen yıl yabancı aktörler tarafından kasıtlı olarak yanıltıcı bilgilerin yayıldığı 750 olay mercek altına alınıyor. Dezenformasyonunun kaynağı için "Birincil kaynak Rusya" tespitine yer verilen raporda, Rusya'nın bu yolla Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşı haklı çıkarmaya çalıştığı belirtiliyor.

Dezenformasyon yoluyla hedef alınan ülkeler arasında Ukrayna ilk sırada yer alırken bunu ABD, Almanya ve Polonya izliyor. Raporda ayrıca 150'ye yakın uluslararası örgüt, kurum ve basın kuruluşunun da dezenformasyonla hedef alındığına dikkat çekiliyor. Bunlar arasında AB ve NATO'nun yanı sıra Deutsche Welle, Reuters ve Euronews gibi medya kuruluşları da yer alıyor.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’e göre dezenformasyon büyük tehdit oluşturuyor. Fotoğraf: Hassan Ammar/AP Photo/picture alliance

EEAS raporunda, "gerçekleri manipüle etmeye, kafa karıştırmaya, kutuplaştırmaya, korku ve nefret tohumları ekmeye yönelik kasıtlı, stratejik ve koordineli girişimlerin devam ettiği" kaydediliyor.

Ayrıca geçen yıl, LGBTİ+ karşıtı, cinsiyet temelli dezenformasyonun dikkat çeken bir trend haline geldiği aktarılıyor.

Bomba değil ama zehir

Raporu açıklayan AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, dezenformasyonu "günümüzün en büyük tehditlerinden biri" olarak tanımladı.

AB'nin üst düzey diplomatı Borrell, bilgi manipülasyonunun oluşturduğu tehlikelere işaret ederken, bunun insanların doğrudan ölümüne yol açan bir bomba olmadığını ancak dezenformasyonun "zihinleri kolonize edebilecek bir zehir" olduğunu kaydetti.

Borrell konuşmasında Fransa'da yaşananları örnek gösterdi. Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'i hedef alan saldırısından sonra Paris'te 250 binanın Davut Yıldızı ile işaretlendiğini ve bu görüntülerin hızla sosyal medyada yayıldığını işaret eden Borrell, "Bu bize Holokost'un en kötü günlerini hatırlattı" diyerek ilk etapta bundan hemen Müslüman toplumunu sorumlu tutanlar olduğunu anımsattı. Ancak Borrell bir hafta sonra Fransız makamlarının, bunun potansiyel bir Rus istikrarsızlaştırma kampanyası olduğu sonucuna ulaştıklarına dikkat çekti.

Fransa Dışişleri Bakanlığı, "Recent Reliable News" (RRN) ya da "Doppelgänger" adlı Rus ağını bu fotoğrafların "ilk dağıtımını yapmak ve yapay yollarla yayılımını sağlamaktan" sorumlu tutmuş bu oluşumları kınamıştı. Bu olaydan önce, Temmuz ayında zaten RRN ile irtibatlı yedi Rus vatandaşı AB yaptırımları kapsamına alınmıştı.

Paris’te pek çok bina Davut Yıldızı ile işaretlendi.
Fransız polisi, Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’i hedef alan terör saldırıları sonrasında Paris’te duvarların Davut Yıldızı ile işaretlenmesinden Rus istihbaratını sorumlu tutuyor.Fotoğraf: Poitout Florian/ABACA/picture alliance

EEAS'ın 2015 yılında kurduğu EUvsDisinfo projesinin gözlemcileri "Doppelgänger" adlı oluşumu, "dünya çapında birçok ülkeyi hedef alan Rusya kaynaklı çok yönlü bir çevrimiçi bilgi operasyonu" olarak tanımlıyor, operasyonları yürütürken de Fransız Dışişleri Bakanlığı gibi Batılı yetkilileri taklit ettiği ya da medya kuruluşu kaynaklı bilgi paylaştığı izlenimi yaratıyor.

Ana hedef: Seçimleri gayrimeşru bir hale getirmek

AB'nin yüksek temsilcisi Josep Borrell, dezenformasyonun her zaman var olduğunu söylemekle birlikte, "Ancak şimdi bu tehdide karşı çok daha savunmasız durumdayız. Çünkü bilgi, ışık hızında yayılıyor" dedi.

Dünya genelinde bu yıl yapılacak yaklaşık 60 seçimde, dünyanın yetişkin nüfusunun yüzde 50'sinin oy kullanacağına işaret eden Borrell, seçmenlerin çoğunun "kötü niyetli yabancı aktörlerin başlıca hedefi haline geleceğini" kaydetti.

Zaten bu tür girişimlere geçen sene İspanya'da düzenlenen seçimlerde tanıklık ettiklerini anlatan Borrell, Rus ajanların söz konusu seçimlerden iki gün önce, Madrid Bölgesel Hükümetin resmî web sitesini taklit ederek, bu sayfada feshedilmiş ayrılıkçı terör grubu ETA'nın "seçim merkezlerine saldırma planlarının olduğunu" yönünde bir uyarıya yer verdiklerini hatırlattı.

AB destekli Avrupa Dijital Medya Gözlemevi de bu konuda kapsamlı bir araştırma yürüttü, çoğu AB üyesi 10 Avrupa ülkesinde yapılan seçimleri mercek altına aldığı araştırmasının sonuçlarını da Kasım ayında yayımladığı raporla paylaştı.

Raporda, araştırmalarında ulaştıkları sonuç şu ifadelerle aktarıldı:

"Yanlış anlatılar genellikle seçmen sahtekarlığı, yabancı etkiler ve adil olmayan uygulamalar gibi asılsız iddialar yoluyla seçimleri gayrimeşru bir hale getirmeyi amaçlamaktadır."

Tehlike dış kaynaklı tehditlerle sınırlı değil

AB yetkilileri ağırlıklı olarak Rusya'ya odaklanırken, uzmanlar dezenformasyon tehlikesinin sadece dışardan yürütülen operasyonlardan kaynaklanmadığına dikkat çekiyor.

İtalya'daki verileri doğrulama kuruluşu Pagella Politica'dan Tommaso Canetta DW'ye, "AB aktörlerinden de çok sayıda dezenformasyonun yayıldığını görüyoruz" tespitini aktardı. Canetta, "Dezenformasyon özellikle siyasetçiler ve geleneksel medya tarafından yayılmaya başlandığında zararlı ve tehlikeli bir hal alıyor" dedi.

Dezenformasyona karşı alınabilecek en etkili önlemlerden birisi güvenilir kaynaklardan, teyit edilmiş bilgilerin paylaşılması oluşturuyor.
Dezenformasyona karşı alınabilecek en etkili önlemlerden birisi güvenilir kaynaklardan, teyit edilmiş bilgilerin paylaşılması oluşturuyor.Fotoğraf: M. Gann/picture alliance/blickwinkel/McPHOTO

Koronavirüs salgını sırasında en yüksek aşılama oranının olduğu Portekiz ve İrlanda'da medya ve siyasetçilerin bilimsel kanıtlara sıkı bir şekilde bağlı kaldıklarına dikkat çeken Tommaso Canetta, bunun aksinin yaşandığı Bulgaristan ve Romanya'da aşılama oranlarının çok düşük kaldığını söyledi. Verileri doğrulama uzmanı Canetta, Ukrayna savaşının yanı sıra iklim, göç ve sığınmacılar konularında da yoğun bir dezenformasyon gözlemlediklerini vurguladı.

"Tam teşekkülü bir savaş aracı"

AB'ye göre dezenformasyonun oluşturduğu tehlike çok ciddi. AB Yüksek Temsilcisi Borrell, kazanılması gereken bir "anlatılar savaşına" vurgu yaparken endişe verici bir tonda konuştu, Rusya'nın dezenformasyonu "tam teşekküllü bir savaş aracı" olarak kullandığının altını çizdi.

Sosyal medya dezenformasyonun en çok yayıldığı alanlardan biri. Google, Twitter ve Facebook logoları
Sosyal medya dezenformasyonun en çok yayıldığı alanlardan biriFotoğraf: Jakub Porzycki/NurPhoto/picture alliance

Ancak EEAS raporu, potansiyel riskin çok da abartılmaması gerektiği konusunda uyarıyor. Dezenformasyonun hızlı bir şekilde tespit edilmesi ve proaktif bir şekilde ele alınmasının yanı sıra kamuoyunun medya okuryazarlığının arttırılmasının da önemli olduğu vurgulanıyor.

Peki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde, ABD ya da Brezilya'daki seçimlerde yaşananlara benzer şiddet olayları, gerilimler yaşanabilir mi?

Tommaso Canetta buna ihtimal vermediğini belirtti. Seçimler öncesinde, AB'nin Yeşil Mutabakatı ya da pandemi planına yönelik olası dezenformasyon saldırılardan daha büyük endişe duyduğunu kaydeden Canetta, "Aşırılık yanlısı güçlerin, AB'nin belirli konulara ilişkin mutabakatını değiştirecek oranda güç kazanması daha büyük risk oluşturmakta" dedi.DW Türkçe'ye sansürsüz nasıl erişebilirim?